Hepimiz zaman zaman hava kirliliğinden kaçmak için daha temiz havası olduğunu düşündüğümüz yerlere gidiyoruz değil mi? Ancak artık bu mümkün olmayacak gibi görünüyor çünkü yeni bir araştırmaya göre hava kirliliği kaçınılmaz bir noktaya geldi… Araştırmanın detayları için…?
Kaynak:https://www.popsci.com/environment/ai…
Dünyanın dört bir yanındaki büyük metropollerdeki hava kirliliğinin kesinlikle farkındasınız.
Havayı kirleten zararlı kirleticiler PM 2.5 olarak biliniyor ve yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre dünya nüfusunun sadece yüzde 0,001’i Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen eşik değerlerin her zaman altında kalan bölgelerde yaşıyor!
“Neredeyse hiç kimse hava kirliliği konusunda ikna olmadı.”
Araştırmanın baş yazarı Yuming Guo, “Şaşırtıcı olan, dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinin yıllık ortalama PM 2,5 oranına sahip olmasıdır” dedi. o devam etti.
Peki PM 2.5 nedir?
Genişliği 2,5 mikrondan fazla olmayan ve bir kum parçasından 30 kat daha küçük olan ince bir hava parçacığıdır. Küçük boyutu, akciğerlerimize ve kan dolaşımımıza kolayca erişmesini sağlar. Uzmanlar, hem akciğer kanseri hem de kalp hastalığı konusunda endişelenmemiz gerektiğini söylüyor çünkü Çevre Koruma Ajansı tarafından yapılan araştırma, PM 2.5’e birkaç saat kadar kısa bir süre maruz kalmanın ‘kalp krizlerini ve kardiyovasküler hastalıktan ölümü’ tetikleyebileceğini gösteriyor.
Araştırma ekibi, 2000’den 2019’a kadar dünya çapında yıllık ve günlük PM 2.5 konsantrasyonlarını değerlendirmek için bilgisayar modellerini kullandı.
Modeller, hava kalitesini, hava durumunu ve kimyasalların havada nasıl hareket ettiğine dair simülasyonları izleyen yer istasyonlarından gelen verileri kullandı. 2019’da küresel nüfusun yalnızca yüzde 0,001’inin Dünya Sağlık Örgütü’nün makul gördüğü PM 2,5 kirlilik seviyelerine maruz kaldığını buldular. DSÖ’nün metreküp başına 5 mikrogram PM 2.5’ten daha yüksek konsantrasyonların tehlikeli kabul edildiğini söylediğini belirtmiştik.
Çalışma, incelenen yirmi yıl boyunca Kuzey Amerika ve Avrupa’da günlük hava kirletici seviyelerinin düşmesine rağmen, seviyelerin Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Asya, Latin Amerika ve Karayipler’de arttığını açıkladı.
Bu bölgelerde izlenen günlerin yüzde 70’inden fazlası, DSÖ’nün tavsiye ettiği seviyelerin üzerinde hava kirliliğine sahipti. En yüksek konsantrasyonlar genellikle güney Asya, doğu Asya ve kuzey Afrika’da bulundu. Yuming Guo’ya göre, güvensiz PM2.5 konsantrasyonları arasında meydana gelen mevsimsel modeller de var çünkü Kuzeydoğu Çin ve kuzey Hindistan Aralık, Ocak ve Şubat aylarında daha yüksek seviyeler gördü ve Kuzey Amerika’nın doğu bölgeleri yazın daha yüksek PM2.5’e sahip. vardı.
Muhtemelen türünün ilk örneği olan bu çalışma, DSÖ’nün Nisan 2022’de yayınladığı ve aynı zamanda tehlikeli düzeylerde hava kirliliğinin nüfusun yüzde 99’unu etkilediğini ortaya koyan verilerle uyumludur.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi PM 2.5, akciğerlerin derinliklerine nüfuz ederek kan dolaşımına girerek kardiyovasküler, serebrovasküler (inme) ve solunumsal etkilere neden olabilir ancak partikül maddenin diğer organları etkilediğine ve diğer hastalıklara neden olduğuna dair de DSÖ olarak ortaya çıkan kanıtlar vardır. geçen sene dedi . Diğer çalışmalar, düşük hava kirliliği seviyelerinin bile çoklu ölüm oranını artırabileceğini, trafik kirliliğinin daha düşük doğum yükü ile ilişkili olabileceğini ve artan depresyon ve bipolar bozukluk riski ile bağlantılı olduğunu göstermektedir.
Guo yaptığı açıklamada, “Bu çalışma, hava kirliliğinin mevcut durumu ve insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında derin bir anlayış sağlıyor.” Dedi. sözlerini kullandı.
Guo ayrıca, “Bu araştırmanın ışığında yetkililer ve araştırmacılar, hava kirliliğinin kısa ve uzun vadeli sağlık etkilerini daha iyi değerlendirebilir ve hava kirliliğini azaltmak için stratejiler geliştirebilir.” ekledi.
